Güncel
Ä°stanbul BarosuÂ’ndan DTK bildirgesine cevap
İstanbul Barosu, DTK'nın açıkladığı 14 maddelik özerklik açıklamasına, 14 başlık ile çok sert bir cevap verdi.
Ä°stanbul Barosu, Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) 14 maddelik özerklik talebine 14 maddelik bir açıklamayla cevap verdi.
Yapılan yazılı açıklamada, “Talep edilen sözde ‘demokratik özerklik’ veya ‘özyönetim’, açıkça ülkenin bölünmesini istemek ve bu yönde bir kalkışma çaÄŸrısıdır. Cumhuriyet’e karşı bu kalkışma ve meydan okuma kabul edilemez. Anayasanın deÄŸiÅŸtirilemez ilkelerine aykırı bu taleplerin hukuken ve fiilen gerçekleÅŸme ÅŸansı bulunmamaktadır.” denildi.
Ä°stanbul Barosu’ndan yapılan 14 maddelik açıklama şöyle:
PKK'NIN TALEPLERÄ°NÄ°N MASKELÄ° HALÄ°
1) Ayrılık deklarasyonu anlamında dile getirilen bu talepler emperyalizm destekli bir etnik kalkışma ve ayaklanmanın ulaştığı aşamayı göstermektedir.
2) Özü itibariyle bu deklarasyon terör örgütü PKK-Kongre Gel’in 17 Mayıs 2005 tarihinde kabul ettiÄŸi “KCK SözleÅŸmesi” ndeki isteklerin, “siyasi talepler” kılıfıyla sözde “demokrasi” ve “özgürlük” maskesiyle tekrarından ibarettir.
GÜDÜMLÜ TAŞERON HDP
3) Bu deklarasyonu kaleme alanlar emperyalizmin Türkiye üzerindeki 100 yıllık rüyasının güdümlü ve gönüllü taÅŸeronlarıdırlar. Sevr’in güncellenmesinden baÅŸka bir ÅŸey olmayan bu bildirge gerçekte emperyalizmin talepleridir.
4) Sık sık kullanılan “demokratik” kelimesi, metinde çokça dillendirilen “özyönetim” ve “özerklik” talebiyle, ülke toprağının belli bir bölümünün merkezi yönetimin dışına çıkarılarak parçalanmayla sonuçlanacak bir yola girilmesi, Anayasanın deÄŸiÅŸtirilemeyecek ilk üç maddesinin ortadan kaldırılmasına yönelik olduÄŸunu gizlemeye yetmemektedir.
ÖZYÖNETİMİN ÖZÜ 'BİJİ SEROK OBAMA'
5) Kaldı ki metinde talep edilen sözde “demokratik özyönetim” veya özerkliÄŸin parçaları olarak öne çıkarılan yasama, karar alma, yargı, vergi toplama, asayiÅŸ ile ilgili hususlar da gerçek amacı ortaya koymaktadır.
6) Hedeflenen “özyönetim” in “özü” nün ve amacının ne olduÄŸu, “Biji serok Obama” sloganında saklıdır.
TAKKE DÜŞTÜ, KEL GÖRÜNDÜ
7) Bu talepler, şimdiye kadar halkı aldatmak için takılan bazı maskeleri indirmiş, makyajları dökmüş, deyim yerindeyse takke düşmüş, kel görünmüştür.
8) Ãœlkenin içine sürüklendiÄŸi bu etnik kalkışma ortamından, terör örgütünü masum siyasi bir hareket gibi göstermeye çalışanların, Kandil’ den “yerli” bir “Mandela” yaratmaya soyunanların, hendek ve barikat ardından halka, güvenlik güçlerine silah sıkanları “özgürlük savaşçısı” olarak yansıtanların sorumlulukları büyüktür.
9) Terör örgütünce hendekler kazılır, barikatlar örülürken ülkenin yönetiminden ve kamu güvenliÄŸinden sorumlu olanların akıl almaz aymazlığını da hatırlatmak isteriz. Kent merkezlerinin ve ÅŸehirler arası yolların patlayıcılarla doldurulmasının, sözde “açılım” sürecinin, halktan gizlenen Oslo görüşmelerinin, Habur aymazlığının siyasi sorumlularının, ortaya çıkan vahim tablonun sorumluluÄŸundan sıyrılmaya çalışması bize hiç de ÅŸaşırtıcı gelmemektedir.YaÅŸanmakta olan etnik kalkışma süreciyle ülkenin karşı karşıya geldiÄŸi bölünme tehlikesinden, 13 yıllık tek başına yönetimi ve uygulamalarıyla öncelikle siyasi iktidar sorumludur ve bu ağır bir sorumluluktur.
KÃœRT YURTTAÅžLARIMIZI TEMSÄ°L ETMÄ°YORLAR
10) Kendisini “Türkiye” partisi olarak göstermeye çalışan, bölgedeki feodal düzene karşı tek kelime etmeyen, emperyalist güçlerin OrtadoÄŸu’daki varlığından rahatsız olmak bir yana onları davet eden, olaylara emekçinin ve yoksul halkın safından bakmak yerine etnik gözle bakan, “demokrasi”, “barış”, “siyasi çözüm” sözcüklerini dilinden düşürmeyen, tekke ve zaviyelerin açılması yönünde kanun teklifi veren, gerici ayaklanmaları anan ve kutsayan bir partinin, bu taleplere olan desteÄŸi ile birlikte gerçek yüzü ve amacı, ne kadar “Türkiye” partisi ve “sol” olduÄŸu da tam olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Gerek bu parti gerekse terör örgütü hiç bir ÅŸekilde Kürt kökenli yurttaÅŸlarımızı temsil etmemektedir.
11) Ä°leri sürülen taleplerin, gerçekte “demokrasi” ve “barış” ile bir ilgisi olmayıp; Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne yönelik, terör örgütü üzerinden, siyasi iktidarın da parçası olduÄŸu küresel emperyalizmin Büyük OrtadoÄŸu Projesinin ( BOP ) son aÅŸamasıdır.
12) Bu arada, anılan bildiride, dile getirilen taleplerin sürekli olarak, siyasi iktidar tarafından da taahhüt edilen ve giriÅŸimlerine baÅŸlanan sözde “Yeni Demokratik Anayasa” ile iliÅŸkilendirilmesi, gerçekte yeni anayasa sürecinin neyi hedeflediÄŸini, bu hususta siyasi iktidarla anlamlı birlikteliÄŸi de açıkça ortaya koymaktadır. “Yeni Anayasa”talebinin gerçek amacı, Anayasanın deÄŸiÅŸtirilemez maddelerinin bir oldu bitti ile deÄŸiÅŸtirilmesi suretiyle amaçlanan bölünmenin Anayasal alt yapısını, hukuki dayanağını oluÅŸturmaktan ibarettir. Ancak bu hukuken de fiilen de mümkün deÄŸildir.
13) Bilinmelidir ki, hangi oy veya çoÄŸunlukla olursa olsun, hukuken deÄŸiÅŸtirilemez maddelerin deÄŸiÅŸtirilmesi imkanı bulunmamaktadır. Ãœstelik bu hukuki gerçek karşısında, bu yöndeki her giriÅŸim Türk Ceza Kanunu’nun 309.maddesindeki suçu oluÅŸturacaktır. Buna izin verilemeyeceÄŸi açıktır.
RÜYA OLARAK KALACAK, KABUSA DÖNÜŞECEK
14) Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmesini, parçalanmasını içeren emperyalizm ve onun yerli iÅŸbirlikçilerinin 100 yıllık bu “rüyası” yine “rüya” olarak kalacak, bunu talep edenler içinse “kabus”a dönüşecektir!
Zira Kürt kökenli yurttaÅŸlarımızın da eÅŸit bir parçası ve mensubu olduÄŸu “Türk Milleti” buna asla izin vermeyecek, bu emperyalist saldırı ve oyunu bir kez daha birlik ve bütünlüğü içinde püskürtecek, Cumhuriyetin deÄŸerleri içerisinde gerçek barışı, birlikteliÄŸi, demokrasiyi gerçekleÅŸtirecektir.
Hiç bir güç ve provokasyon, yurttaşlarımız arasında etnik bir kavga ve kargaşa yaratmaya yetmeyecek, Türk Milleti bu oyuna gelmeyecektir. Çözüm, bölünme ve parçalanmada değil, ortak aidiyet duygusunun temeli olan ulus devlete sımsıkı sarılarak birilikte emperyalizme karşı koymaktır. Ülkemizin üzerinde bu karanlık oyunları oynayanlar da mevki ve konumları ne olursa olsun, er geç hukuka hesap vereceklerdir.
Ä°stanbul Barosu olarak, Anayasanın deÄŸiÅŸtirilemez, deÄŸiÅŸtirilmesi teklif dahi edilemez ilk üç maddesini kararlılıkla savunacağımızı, Cumhuriyete ve onun deÄŸerlerine sonuna kadar baÄŸlı kalarak bunları koruyacağımızı, üniter, demokratik, laik sosyal hukuk devletine yönelik her türlü saldırıya karşı koyacağımızı, Türkiye’yi etnik bir cehenneme çevirme planlarına karşı sonuna kadar kardeÅŸliÄŸi ve gerçek barışı savunacağımızı, sorunların ülkenin birlik ve bütünlüğü içinde ve herkes için daha fazla demokrasi talebiyle çözümü yönünde davranacağımızı bir kez daha kamuoyuna saygı ile duyururuz.”
Henüz yorum yapılmamış.